
Konya’da imza gününde yakaladığımız, 30 yıldır istikrarla çizen İbrahim Özdabak ile ayaküstü hoş ve samimi bir söyleyişi gerçekleştirdik.
Konya’da imza gününde yakaladığımız, 30 yıldır istikrarla çizen İbrahim Özdabak ile ayaküstü hoş ve samimi bir söyleyişi gerçekleştirdik.
Karikatürlerinizde siyasi çizgiler ağırlıkta. Bunun nedeni nedir?
Siyasi karikatürler basın hayatının vazgeçilmezlerindendir. Çünkü insanlar çok kısa sürede o günün gündemini karikatür çerçevesinde yakalamak istiyorlar ve aşağı yukarı 5-10 saniye gibi bir vakit ayırıyorlar. Bu 5-10 saniye içerisinde onlara bir şeyler anlatmak durumundayız.
Ve ben 30 yıldır günlük, siyasi bir gazetede çiziyorum. Bu gazete Bediuzzaman Said Nursi Hazretlerinin ve onun eseri olan Risale Nur Külliyatında belirtilen görüşler doğrultusunda yayın yapmaktadır. Benim çizdiklerimin de bu çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gerekiyor.
Ve siyasi olayları hicvetmemizde insanların dünya görüşlerine katkıda bulunmak maksatlı oluyor. Çünkü insanlarımız sürekli günlük meseleleri, meşgaleleri ve olayları konuşuyorlar.
Bu olaylar hakkında bizim söyleyecek bir sözümüz var mı? Biz işte onu söylemeye çalışıyoruz. Yazarlarımız yazılarıyla, muhabirlerimiz haberleriyle ve ben de çizgilerimle bunu yapmaya çalışıyorum. Hepimiz aynı düşünce ve istikamete bakan yayın organlarıyız.
O zaman siz kendinizi çizgilerle ifade ettiğiniz için karikatürü seçmiş oluyorsunuz?
Evet. Kendimi çizgilerle ifade ediyorum, çizgilerle anlatmaya çalışıyorum. Aynı zamanda çizgiler de gazetelerin vazgeçilmezidir. Çizgi bir olaydır.
Ben yazı yazabilirim ama yazı yazmayı tercih etmiyorum. Çünkü çizen çok fazlaca yok.
Türkiye’de çok ciddi bir karikatür sahası yok, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında bizim halkımız mizaha çok yatkın bir halktır. Yani içinden böyle mizah ustaları çıkarmış mesela Nasrettin Hoca’yı çıkarmış bir halk. Ama mizah denince, karikatür denince akla gelen kavramlara baktığımız zaman bir takım yanlış düşünceler ve uygulamalar aslında bizim mizahımızı da körletmiş durumda.
Şuan özeline girmek istemediğim mizah türleri hat safhada. Ve bu aile yapılarını, çocukları olumsuz yönden etkiliyor. Ve aslında yeni yetişecek olan mizah ustalarının önünü kestiğini ifade etmek istiyorum. Bu tarz karikatürlere hiç bakmam. Sadece günlük siyasi olayları yorumlayan karikatüristlerin karikatürlerine bakıyorum. Hem Türkiye’deki çizerler hem de dünyadaki çizerler arasında bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
Peki, bu başarılı olarak nitelendireceğimiz isimler var mı?
Mutlaka vardır, Türkiye’de ve dünyada. Ve onlar kendilerini zaten belli ederler. Mesela eskilerden benim çocukluğum zamanımda sürekli takip ettiğim Nihar Tüflek, Semih Balcıoğlu vardı. Bunlar günlük karikatür çizerlerdi. Ve bir Sinan vardı ki ben bir nevi onun koltuğuna oturuyorum. Yani hemen herkes beni Sinan’ın bir nevi varisi gibi görüyor. Ve ben de işte elimden geldiğince yani onun yürüttüğü sanatı ayakta tutmaya çalışıyorum.
Karikatür çizmek isteyen gençler nasıl bir yol izlesin?
Eğer eğitimini almamışsa yani güzel sanatlar eğitimini, resim eğitimini almamışsa hani taklit ederek çizebilir. Ama çizmek demek gece sabahlara kadar boş sayfaları doldurmak demektir. Bir haftada koca bir defteri doldurmak demektir. Bu defterlere bir şeyler çizmek karalamak demektir. Yani bir tane bir şey çizdim ben karikatürist oldum demek değildir. Bu çok önemli bir ayrıntıdır. Yani eğer vakitleri müsaitse defterlere bol bol bir şeyler çizsinler sonra bir şey ortaya çıkacaktır.
Bir meşgale olarak iyi bir meşgaledir. Çok fazla malzemeye de ihtiyaçları yoktur. Bir kâğıt ve kalem yeterlidir. Çok kısa sürede çok mesajlar anlatır. Ve herkesin bir mizah yönü vardır. O mizah yönünü ortaya çıkarırsa inanılmaz güzel şeyler yapabilir. Bir çizgi ile dünyayı yerinden oynatabilir.
Hocam bu hoş söyleyişi için teşekkür ederim.
Rica ederim.
dünyabizim.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder