19 Eylül 2010 Pazar

Vedat Kemer'le röportaj


Karikatür taraf tutmaz

AKŞAM Gazetesi'nin birinci sayfası için çizdiği karikatürlerle büyük ilgi gören ve binlerce hayranı olan Vedat Kemer ile 'komiklik' üzerine...
'AKŞAM okuruyla flört halindeyim' diyen karikatürist Vedat Kemer, Başbakan'ın da kendisine güldüğüne inanıyor. Anayasa oylaması sonrasında çizdiği ve on binlerce kişinin internetten indirdiği Başbakan'ı milli basketbolcu olarak gösteren olay karikatürü sonrasında Vedat Kemer'i hayranlarına daha yakından tanıtmak istedik zira Kemer, günlük gazetelerin birinci sayfa karikatürlerine yeniden muhalefet yapmayı hatırlatan isim olarak çok seviliyor.
- Nasıl başladı karikatür sevdanız, okullu musunuz alaylı mı?
Karikatür merakım lise yıllarında sıkıcı fizik derslerinde kitap kenarlarındaki boşluklara çiziktirmekle başladı. Okul bitmeden karikatürlerim o dönemin en çok bilinen Çarşaf, Fırt ve Gırgır dergilerinde yayınlanmaya başladı. Oğuz Aral, 'İkinci bir Latif ! (Demirci)' diyerek (ne garip değil mi? O da Hürriyet'te çiziyor şimdi.) Gırgır'a alınca daha iyi karikatür çizebilmek için Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girdim. Ama resmin bir okulu olsa da, mizahın ve karikatürün okulu yok biliyorsunuz. Daha sonra Henri Bergson adlı bir yazar olduğunu ve 'gülme'nin de bir kitabı olduğunu gene 'Ovuz Abi'den öğrendik.

ATTIĞIN TAŞ YERİNİ BULMALI
- Neler yaptınız AKŞAM'a gelene dek?
Gırgır, Fırt, Avni, Hıbır dergilerinde çizdim. Neredeyse çizmediğim gazete kalmadı; Günaydın, Milliyet, Sabah dışında Takvim ve Star gazetelerinin kuruluşunda vardım. Kreatif direktörlük yaptım, ajans kurdum, dekoratörlük yaptım, senaryo yazdım vs.
- İyi bir karikatürist zeki, akıllı, çevik ve iyi koku alan biri midir?
Karikatür çiziyorsanız hedef kitlenizin ortak duygularını yakalamanız gerekir. Dediğiniz gibi burnunuzun iyi koku alması gerekir. Attığınız taş yerini bulmalı. Karikatüristlerin ortalamanın üstünde duyarlılığa sahip olduklarını düşünüyorum. Bir karikatürist en az okuyucusu kadar zeki olmalıdır. Bence gülmek çok önemli bir zeka göstergesidir. Gülen insan kendisiyle barışık insandır.

ÇİZMEZSEM DELİREBİLİRİM
- Her karikatürle insanları güldürmek gibi bir derdiniz var mı, ilk amacınız nedir karikatürü yaparken?
Ben, içime dert olan şeyleri söyleyip rahatlamaya çalışan bir insanım. Bana öyle geliyor ki, karikatür çizmezsem delirebilirim.
- Taraf tutmadan karikatür yapmak mı zor, taraf tutarak mı?
Bu taraf konusu, son yıllarda medyanın ve sermayenin merkezileşmesiyle birlikte basının hükümetle aralarını iyi tutma çabasının yarattığı bir sorundur. Taraf olmak bir tercih değil. Herkes sınıfsal konumunun gereğini yapar. Eğer inanmadığınız halde bir yerden tarafmış gibi yapıyorsanız zaten kısa bir süre sonra deşifre oluyorsunuz. Eğer karikatür ya da mizah adına soruyorsanız; tabii ki karikatür 'doğru'nun tarafındadır.

ASIL KOMİK OLAN KARİKATÜRİSTTİR
- Anayasa oylaması sonucundan sonra yaptığınız ve binlerce kişiden tebrik aldığınız karikatür acaba Başbakan'ı güldürmüş müdür?
Başbakanla ilgili bir espri düşünürken onun iç dünyasını anlamaya çalışarak çiziyorum. Kendisiyle ilgili bütün karikatürlerime güldüğünü düşünüyorum. Ben başbakan olsaydım, bir insanın benimle ilgili oturup da, saatlerini harcayarak, portremi benzetmeye çalışarak, sile boza karikatür çizmeye çalışma çabasını bile komik bulurdum doğrusu. Bu karikatüre de gülmüştür bence. Bu karikatürün on binlerce kişi tarafından beğenilmesi çok ilginç. Sadece benim sayfamdaki beğeni sayısı 7.000'i, yorumlar 6.000'i geçti.
- Espri anlayışı gelişmiş bir toplum için karikatür çizmek daha eğlenceli olabilir mi?
Ben Türkiye toplumunun espri anlayışının Batı toplumlarına kıyasla daha gelişkin ve daha zeki olduğunu düşünüyorum. Gırgır dergisinin bir dönem dünyanın en çok okunan dergisi olduğunu hatırlatırım. Batı toplumlarında bu kadar başarılı bir dergi örneği yoktur. Ayrıca Aziz Nesin de Türkiye'deki mizah seviyesinin ulaşılması zor örneklerindendir. Dünya mizahını okumuş biri olarak Nesin'le kıyaslanabilecek bir örnek olduğunu sanmıyorum. Bu konuda, dünyayla aramızdaki fark; Nazım Hikmet'le dünya şairlerinin arasındaki fark kadardır.
- Eskiden yaptığınız karikatürlere güler misiniz, karikatür eskir mi yoksa klasikleşir mi?
Eskiden yaptığım karikatürlere gülerim. Beğenmediğim bir şeyi çizmem. Bu makale yazısıyla, roman arasındaki fark gibi bir şey. Eğer günlük olaylarla ilgili çiziyorsanız, o olay güncelliğini yitirdiğinde karikatürünüz de eskir.
- Çizdikten sonra ağır olduğunu düşünüp de geri aldığınız karikatür oldu mu?
Böyle bir şey pek olmaz, çünkü çizmeden önce saatlerce belki de günlerce tasarlıyorum. Altı ay önce bulduğum bir espriyi zamanı geldiğinde çizdiğim oluyor.

GÜNDEMİ TAKİP ETMEK ŞART
- Yazarak mı espri yapmak kolay çizerek mi?
Çizmek, yazmaktan daha zordur bence. O yüzden yazar sayısı daha fazla.
- Karikatüristler gündemi takip etmek zorunda mı, iyi bir karikatüristin farkı nasıl ortaya çıkar?
Eğer gündemle ilgili çiziyorsanız elbette her şeyle ilgilenmek zorundasınız. Ama Red Kit veya Garfield çizerken gündemle o kadar ilgilenmenize gerek yok.
- Dünyanın neresindeyiz, karikatürlerimize bakacak olursak?
Ne yazık ki karikatür kullanan yayın sayısı nüfusa oranla acınacak durumda. Gazetelerin karikatüre yeterli yer ayırmadığını düşünüyorum. Bu genel gelişmişlik seviyesi ile ilgili. Şu günlerde önemli edebiyat eserlerini çizgili yayınlama furyası var mesela. Yurtdışından alınıp çevriliyor ama bir tane yayınevi kendi yazarlarımızın kitaplarını kendi insanımıza resimleterek yayınlamaya cesaret edemiyor. Hamiyet meselesi.
- Siz normalde konuşkan ve esprili biri misiniz yoksa sadece çizgilerle mi kendinizi ifade etmeyi seviyorsunuz?
Konuşkan olmadığım söylenir. Ama felsefe, tarih, mimari ve politika üzerine günlerce konuşabilirim. Çevremdeki insanları eğlendirmek için bir çaba göstermem. Asosyal biri olduğumu düşünüyorum. Asosyal olduğum için mi karikatür çiziyorum, karikatür çizdiğim için mi asosyalim, daha çözemedim. Ama yakın zamanda çevremdeki insanlarla konuşmayı düşünüyorum. Gözüme kestirdiğim birileri var. Gelecek ay 'meraba' diyebilirim birilerine. (Yoksa vaz mı geçsem?)

ŞAŞIRTMAYI SEVERİM
- En çok eleştiri aldığınız veya çizdiğinize pişman olduğunuz karikatür neydi?
Genellikle ortak toplumsal faaliyetlerin veya tüm toplumu ilgilendiren olayların olduğu dönemlerde (seçim, referandum, felaket gibi) çizdiğim karikatürlerden büyük ilgi alıyorum. Bülent Ecevit'in koalisyonu sırasında Sabah'ta çizdiğim bazı karikatürler ve 17 Ağustos depremi sırasında çizdiğim birkaç karikatürün aynı ilgiyi gördüğünü hatırlıyorum. Bu biraz da insanların iletişim araçlarına daha yakın olması ile ilgili. Ben bu karikatürü çizdikten bir saat sonra binlerce kişi, ceplerindeki Blackberry ve iPhone'larıyla mail zincirlerinde bu karikatürü paylaşmıştı bile. Toplumun aynı konuya odaklandığı dönemlerde eğer doğru karikatürü çizmişseniz okuyucu bunu duygularını anlatmak için uygun bir araç olarak görüyor ve paylaşıyor. Bu duyguları yakalamayı ve insanları şaşırtmayı seviyorum. Herkesin bir olayın sadece tek tarafıyla ilgilendiği bir sırada 'bak, bunun bir de şu tarafı var' demek bana büyük keyif veriyor.
- Çok beğenilen bir karikatürden sonra yine aynı şekilde beğenilecek bir karikatür çizmek zorunluluğu sizi gerer mi?
Bu karikatüre gösterdikleri ilgi için tüm mizah severlere teşekkür ediyorum. İlk gün abandone oldum ama sanırım toparlandım. Şaka bir yana, aslına bakarsanız her karikatürü aynı ciddiyetle düşünüyor ve tasarlıyorsunuz. Buradaki fark, biraz önce de söylediğim gibi yığınların tek bir konuya odaklanması ve bunu anlatabilecek bir fikri sahiplenmesi olayıdır. Bu bazı durumlarda bir yazı veya şiir olabilir. O gün, bu karikatür oldu. Bayramın birinci günü için hazırladığımız kapak sayfası da bunun gibi çok sevilmişti.
Akşam gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder